bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhteşem bir onur ünlü şiiri. link
    2. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ah muhsin ünlü'nün ağır şiirlerindendir. bu kadar metafor bana bile fazla. beyin yakar. --- spoiler --- bazen çok korkuyorum. ama bu; aslanlarımı açıklamama engel olmuyor çünkü fena halde yaraşıyor birbirine gece ve balta ve anneciğim derdi vardı neyin altına giysen olur bir siyah pantolonum şimdi gibi ay! tekhnem dolu müfsidle! bu da caddelerden derviş dervişegelmeme mâni değildir yolları ay bastı mı lambalara koşuyorum ya, bundan bunun için kent nesnesi o bıçakla bakunin'di deştiğim ki ben devletin taş kestiğini en baştan bilirdim isa'yı polise doğru lttuğum zaman. ellerini el olarak tutmak istiyor ellerim de ki bunun kaburgamdaki kiliseyle ilgisi yok değildir zaten en az on iki kişiden biri haindir ama gözlerimi öyle yırtma annem ilkokul öğretmeniydi benim! sokaklara çıkıyorum sonra kedilerden görüyorum gazinolardan inanmazsın bir taşra kurmuşlar aynı bize bakıyor bir yanım asaf halet söylüyor diğer yanım fabrika bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana bugün yepyeni bir imparatorluk öğreniyorum ekmeğin ağırlığından da yeni bir imparatorluk örneğin gül dönüyor bir beygiri tasfiye ediyor şair arabca akdeniz diyor ben aynadan dönüyorum ayna benden dönmüyor. çok sihirli bir kabri söndürüyorum bir havari morfin gibi anne söylüyor ağlıyorum bak bir çocuk bak bir çocuk bak bak bir çocuk çok kötü bir gömlek kuruyor. belki de yangın çıksa ve ikna edilmiş olurum torbamı topluyorum ve annem şarkı dinlemiş olur korkuyorum çobanım yok metal nazlı pim aktif çözmüyorum çözersem kın fena halde kalınlaşıyor. manchesterden geliyorlar ve liverpooldan geldiler birazdan padişah mı öldürecekler dedim bir milyon kadardılar ah atları vardı artık seni bir çiçek yerine kopartmak istiyorum sevgilim. işte sahneden indim ve öpüyorum ağzından annem meç yaptırmazsa iftara geç gelir haz ey sıkıntının sevdiğim aritmetiği söyle banabana söyle; bir kere daha kabz? inanmışım kaybetmek esrarıdır esrarın çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum ipimden kurtulmuşum kaybediyorum birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez tanklar tank olup geçiyor üstümüzden helvetius haklı devlet şaşkın piyanist kara memleket sana rağmen ket vururken yarama şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben -ve emir ‘kun’ diyor, doğruluyorum- bu ülke'den daha bıçkın tamlama bilmiyorum. ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum! çünkü bu, seni seviyorum içine nal salmak demektir. ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur. oysa seni sevmem toplumu meşru kılar ve gitmen beni dile indirger sevgilim. zaten kırılmış bir kızsın şimdi dövülmüş bir av yanmış ırmaklar öneriyorsun toy bedenine kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor gözlerime baka baka ağlayıp aşk diyorsun bir tekkenin ortasına sirk treni devriliyor. ki hala çocuk övmeye duruyorsam bu 'şehrin en uzak yerinden gelen o'nunla ve izmit'le ve fargo'yla ve horasan'la ve hafıs'ın beni eve götürdüğü kınla ilgili bir matkabı girdiği çene kemiğiyle birlikte söküp şu karşıki düğün salonuna ilave edemememdendir. yoksa lar ve ortaokul öğretmenleri giremesinler diye babam ve bilhassa dedem mahallemize yeterinde toplu polis gönderilmesi konusunda gerekli telefonları etmiş durumdalar sevgilim! ama yine de sırf sen sürdürebil diye ayın alnında melekçe ve şüpheye düşmeden kelebek besleyebilsin diye bir padişah açıkça benim alıp kını öte yana geçmem gerektir içinden memleketi çekeyim diye. hem düşünsene; bu bizi nasıl imparatorlaştırır! yoo, hayır! omzunu açma. omzun ideoloji taşır. ve fakat 'dil'e rağmen bütün bunlar sevgilim ayaklarına beyaz çoraplar giydirmek istemediğim anlamına gelmeyebilir. çünkü bak süleyman bu sayfadan henüz geçmiş gibi gül lekesi ve apaçık kudüsmüş bir zebrayım ben uzun menzilli şiirlere şikar! elbet bir gün batar, kuşlar döner, çarmıh baştan düzenlenir ve bana tertemiz eller verir cezayirli o tüccar. o vakit sana bakıyorum kadar büyür akdeniz cumhuriyetin tersinden tertib ettiği çarşılar gibi sonra uzun süre bir takibediliyormuşum hissi… siz hiç yahudi bir minibüs şöförü düşlediniz mi? --- spoiler ---
      1isayı polise doğru lutmak ellerini el olarak tutmak ben aynadan dönüyorum ayna benden dönmüyor içimden kurtulmuşum kaybediyorum ve emir kum diyor doğruluyorum seni seviyorumun içine nal salmak o vakit sana bakıyorum kadar büyür akdeniz efsane şiir ya çarmıha gerilişten ayrıntı da çok güzel - mumyax 03.11.2016 17:30:12 |#2950279
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şurada harika yorumlanmış şiir. --- spoiler --- zaten kırılmış bir kızsın şimdi dövülmüş bir av yanmış ırmaklar öneriyorsun toy bedenine kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor gözlerime baka baka ağlayıp aşk diyorsun --- spoiler ---
      0arkadaki müzik camel-rajaz'dır. belki dinlemek istersin :') - florist 04.12.2016 05:02:51 |#2993381
      0biliyodum ama tşk (': - krematoryum 04.12.2016 05:03:23 |#2993129
      0böyle bi şiiri bana kazandırdığın için ben teşekkür ederim:') - florist 04.12.2016 05:04:32 |#2993435
      butun yorumlari goster (4)
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- zaten en az on iki kişiden biri haindir . ama gözlerimi öyle yırtma , annem ilkokul öğretmeniydi benim. --- spoiler --- şurada çok güzel okunmuş , kafayı kendi omzuna doğru yatırıp uzaklara bakarak dinlemelik şiir.
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "ve bana tertemiz eller verir cezayirli o tüccar. o vakit sana bakıyorum kadar büyür akdeniz cumhuriyetin tersinden tertib ettiği çarşılar gibi sonra uzun süre bir takibediliyormuşum hissi… siz hiç yahudi bir minibüs şöförü düşlediniz mi?"
    6. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhteşem bir onur ünlü şiiridir. ayrıca zaten kırılmış bir kızsın şarkısını doğurmuş şiirdir. (bkz: ah muhsin ünlü) şiir --- spoiler --- bazen çok korkuyorum. ama bu; aslanlarımı açıklamama engel olmuyor çünkü fena halde yaraşıyor birbirine gece ve balta ve anneciğim derdi vardı neyin altına giysen olur bir siyah pantolonum şimdi gibi ay! tekhnem dolu müfsidle! bu da caddelerden derviş dervişegelmeme mâni değildir yolları ay bastı mı lambalara koşuyorum ya, bundan bunun için kent nesnesi o bıçakla bakunin’di deştiğim ki ben devletin taş kestiğini en baştan bilirdim isa’yı polise doğru lttuğum zaman. ellerini el olarak tutmak istiyor ellerim de ki bunun kaburgamdaki kiliseyle ilgisi yok değildir zaten en az on iki kişiden biri haindir ama gözlerimi öyle yırtma annem ilkokul öğretmeniydi benim! sokaklara çıkıyorum sonra kedilerden görüyorum gazinolardan inanmazsın bir taşra kurmuşlar aynı bize bakıyor bir yanım asaf halet söylüyor diğer yanım fabrika bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana bugün yepyeni bir imparatorluk öğreniyorum ekmeğin ağırlığından da yeni bir imparatorluk örneğin gül dönüyor bir beygiri tasfiye ediyor şair arabca akdeniz diyor ben aynadan dönüyorum ayna benden dönmüyor. çok sihirli bir kabri söndürüyorum bir havari morfin gibi anne söylüyor ağlıyorum bak bir çocuk bak bir çocuk bak bak bir çocuk çok kötü bir gömlek kuruyor. belki de yangın çıksa ve ikna edilmiş olurum torbamı topluyorum ve annem şarkı dinlemiş olur korkuyorum çobanım yok metal nazlı pim aktif çözmüyorum çözersem kın fena halde kalınlaşıyor. manchesterden geliyorlar ve liverpooldan geldiler birazdan padişah mı öldürecekler dedim bir milyon kadardılar ah atları vardı artık seni bir çiçek yerine kopartmak istiyorum sevgilim. işte sahneden indim ve öpüyorum ağzından annem meç yaptırmazsa iftara geç gelir haz ey sıkıntının sevdiğim aritmetiği söyle banabana söyle; bir kere daha kabz? inanmışım kaybetmek esrarıdır esrarın çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum ipimden kurtulmuşum kaybediyorum birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez tanklar tank olup geçiyor üstümüzden helvetius haklı devlet şaşkın piyanist kara memleket sana rağmen ket vururken yarama şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben -ve emir ‘kun’ diyor, doğruluyorum- bu ülke’den daha bıçkın tamlama bilmiyorum. ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum! çünkü bu, seni seviyorum içine nal salmak demektir. ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur. oysa seni sevmem toplumu meşru kılar ve gitmen beni dile indirger sevgilim. zaten kırılmış bir kızsın şimdi dövülmüş bir av yanmış ırmaklar öneriyorsun toy bedenine kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor gözlerime baka baka ağlayıp aşk diyorsun bir tekkenin ortasına sirk treni devriliyor. ki hala çocuk övmeye duruyorsam bu ‘şehrin en uzak yerinden gelen o’nunla ve izmit’le ve fargo’yla ve horasan’la ve hafıs’ın beni eve götürdüğü kınla ilgili bir matkabı girdiği çene kemiğiyle birlikte söküp şu karşıki düğün salonuna ilave edemememdendir. yoksa lar ve ortaokul öğretmenleri giremesinler diye babam ve bilhassa dedem mahallemize yeterinde toplu polis gönderilmesi konusunda gerekli telefonları etmiş durumdalar sevgilim! ama yine de sırf sen sürdürebil diye ayın alnında melekçe ve şüpheye düşmeden kelebek besleyebilsin diye bir padişah açıkça benim alıp kını öte yana geçmem gerektir içinden memleketi çekeyim diye. hem düşünsene; bu bizi nasıl imparatorlaştırır! yoo, hayır! omzunu açma. omzun ideoloji taşır. ve fakat ‘dil’e rağmen bütün bunlar sevgilim ayaklarına beyaz çoraplar giydirmek istemediğim anlamına gelmeyebilir. çünkü bak süleyman bu sayfadan henüz geçmiş gibi gül lekesi ve apaçık kudüsmüş bir zebrayım ben uzun menzilli şiirlere şikar! elbet bir gün batar, kuşlar döner, çarmıh baştan düzenlenir ve bana tertemiz eller verir cezayirli o tüccar. o vakit sana bakıyorum kadar büyür akdeniz cumhuriyetin tersinden tertib ettiği çarşılar gibi sonra uzun süre bir takibediliyormuşum hissi… siz hiç yahudi bir minibüs şöförü düşlediniz mi? --- spoiler ---